Tamamlandığında Orta Doğu ve Türkiye’nin en büyük hava alanı olacak olan Çukurova hava alanı ziraat mühendisleri odası ile mahkemelik…

Bölgenin hava ulaşımında önemli bir sorununu çözecek olan Çukurova hava alanı yapımına Mersin ve Tarsus’ta bulunan tüm sivil toplum ve kamu kurum ve kuruluşları da destek verirken istimlakler sırasında birinci sınıf verimli tarım arazilerinin hava alanı için kullanılmasından dolayı Ziraat mühendisleri odası konuyu yargıya taşıdı..

Toprak koruma kurulu üyesi olan ziraat mühendisi Mehmet Ateş konu ile ilgili olarak kurul üyelerinin çoğunluğunun yüzde 73 hazine arazisi olan ve  çorak yerler varken birinci sınıf verimli arsa ve tarlaların tercih edilmesinin yanlış olduğunu bu nedenle verimli tarım arazilerinin miktarının büyük ölçüde  azaldığını ileri sürdü..

Mersin’in 406 bin hektar tarım alanı bulunduğuna dikkat çeken  Ziraat mühendisi ve toprak koruma kurulu üyesi , Yenişehir Belediye başkan aday adayı Mehmet Ateş Çukurova hava alanı ile verimli 8 bin 400 hektar tarım alanının yok olacağını ileri sürdü..

Çukurova hava alanının büyük bir entegre projesi olduğuna dikkat çeken Ateş, hava alanının tamamlanmasından sonra  buraya soğuk hava depoları ve diğer hizmet sektörlerinin geleceğini ve buraya kargo uçaklarının da inmeye başlaması ile birlikte doğal hayatın duracağını söyledi..

Toprak koruma kurulu üyesi Ateş, hava alanının yapımına kimsenin karşı olmadığını böyle önemli bir yatırımın verimli tarım alanı dışına yapılmasının sağlanması halinde Tarım ülkesi olan Türkiye’nin tarımsal üretiminin yeniden artacağına ancak hava alanı ile birlikte üretim kayıplarının başlayacağına dikkat çekti..

Çukurova hava alanı inşaatının ağır gitmesinden de kaygılı olan Mersinliler inşaatın zamanında bitmesi için mutlaka kredi bulunması gerektiğine de dikkat çektiler..

Ateş,  yaptığı açıklamada, küresel ısınmanın dünyada ve ülkemizdeki etkilerine işaret ederek, çözüm önerilerini anlattı. Küresel ısınmanın dünyayı ciddi anlamda etkilediğini ve özellikle Türkiye açısından son derece önem taşıdığını belirten Ateş, ülkemizde erozyonla bile mücadele edilemediğini ve sürekli yeşil alanların yok edildiğini söyledi. Doğanın tahrip edilerek, suyun hoyratça kullanıldığının altını çizen Ateş, "GAP bölgesinde insanlar suyu bulunca bir pamuğa haddinden fazla su vermeye başladılar. Bu da zamanla çoraklaşmayı getirdi. En az 15 yıl bu çoraklaşmayla uğraşacağız. Ülkemizdeki suyun yüzde 75'ini tarımda kullanıyoruz, geri kalanı ise sanayi ve konutlarda kullanıyoruz. O bakımdan suyun kıymetini çok iyi bilmemiz lazım" dedi. Özellikle tarım alanlarında damlama ve yağmurlama sulama sistemine bir an önce geçilmesi gerektiğine işaret eden Ateş, bu konuda bir yasal çerçeve oluşturularak, "Su Bakanlığı" kurulmasını önerdi. 25 yıl önce kişi başına 4 bin 500 metreküp su düştüğünü anımsatan Ateş, "Bugün baktığımızda kişi başına bin 350 metreküp su düşüyor. 5 yıl sonra da bu oran bin metreküpe düşecek. Bilim adamlarının hesaplamaları bunu gösteriyor. O bakımdan suyun kıymetini çok iyi bilmemiz gerekir. Bugün Konya havzası Türkiye'nin 3'te 2'lik havzası. 12 bin civarında kuyu var. Onun 3 bini ruhsatlı, 9 bini ruhsatsız. Adım başı kuyu yapılıyor" diye konuştu. Dere yataklarına ve su havzalarına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Mehmet Ateş, "Bugün biz elektrikte dışa bağımlı bir ülkeyiz. O bakımdan havza ve barajlarımızın sayısını yükseltmeliyiz. Bugün devletin elinde proje olarak yaptığı, fakat ödenek olmadığı için başlayamadığı 170'in üzerinde baraj ve gölet projesi var. Bunların da bir an önce ülkeye kazandırılması gerekir" şeklinde konuştu. halkı duyarlı olmaya çağıran Ateş, şunları kaydetti: "Atmosfere gönderilen karbondioksit gazları, atmosferi kapatmış durumda. Güneş ışınları dünyaya gelmekte zorlanıyor. Şu an yaşadığımız 4 mevsimi, gelecekte 2 mevsim olarak yaşayacağız. Bunun sinyallerini görmeye başladık. Dikkat edilirse, ilkbahar ve sonbahar aylarını uzun yaşıyorduk ama artık eskisi gibi yaşayamıyoruz. Kış ve yaz diye 2 iklimle karşı karşıya kalacağız. Onun için dünyadaki tüm duyarlı insanları suyu hoyratça kullanmamaya davet ediyorum. Hepimize düşen görevler var. Eski araçların piyasadan çekilmesi ve elektriğin hoyratça kullanılmaması lazım. Bu dünya ve ülke hepimizin, onun için kıymetini bilmemiz gerekir.”dedi..