Mersin'in diğer illerden çok farklı olduğunu ve bu kentin Türkiye'nin küçük bir modeli olduğunu kaydeden Başkan Macit Özcan, "Değişik kültürlerden ve etnik kökenden gelen insanların Mersin'de yıllardır barış ve kardeşlik duyguları içerisinde yaşamaları çok önemli bir olay. 15 yıldır gerek uyguladığımız yönetim tarzı, gerek yaptığımız yatırımlar ve gerekse de kültürel etkinliklerimizle insanlarımızı kaynaştırdık. Bu kadar çok farklılığın olmasına karşın birkaç münferit olay dışında kentimizde yıllardır huzur ve güven ortamı mevcuttur. Bazı kesimlerin Mersin'i huzurun olmadığı, her gün bir çatışmanın olduğu, sokaklarında terörün kol gezdiği bir kent olarak tanıtması, en başta bu kente ihanettir. Mersin’de bütün insanlarımız huzur ve güven içerisinde yaşamaktadır. Hatta o kadar ki, Mersin’in bazı ilçelerinde kimse akşam saat 6’dan sonra dışarıya çıkmaya cesaret edemezken, ailesiyle gezip bir yerlerde yemek yiyip hoşça bir vakit geçiremezken, Mersin’de bir genç kızımız istediği saatte tek başına rahatça dolaşabilmektedir. İşte bu, Mersin’de yaşanan huzur ve güven ortamının bir sonucudur.” dedi.

     Görev başında olduğu 15 yıl boyunca kimseyi ötekileştirmediklerini, herkese eşit mesafede yaklaştıklarını, asla partizanlık yapmadıklarını kaydeden Başkan Macit Özcan, “Elbette benim de mensubu olduğum bir parti var. Ancak her seçimden sonra o parti rozetini çıkartıp çekmeceme koyarım ve bana oy versin-vermesin tüm Mersin’in başkanı olmaya çalışırım. Bazı belediye başkanları gibi seçim sonuçlarını masamın üzerine serip; bana oy veren mahallelere hizmet edip, az oy çıkan mahallelere hizmet etmemek gibi bir düşüncem hiçbir zaman olmadı. İnsanların inançlarına daima saygılı davrandık. Bizim için hristiyanın, müslümanın veya başka bir inanca sahip olan insanın arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü biz bu tür olayların Allah ile kul arasında olduğuna inanır ve ona göre hareket ederiz.” dedi.

     Başkan Macit Özcan açıklamasının sonunda, “Mersin asla ayrımcı, ötekileştiren, etnik ve dinsel farklılıkları ön planda tutan anlayışları benimsememiş ve bünyesinde barındırmamıştır. Çünkü Mersin halkı, yaşam tarzına ve inancına yön vermek isteyenleri daima reddetmiştir. Farklı etnik kökenden gelen insanları biz daima bir kültür zenginliği olarak gördük. Farklı inançlara sahip olan insanları da daima bir inanç özgürlüğü olarak kabul ettik. Milliyetçilik de, dindarlık da kimsenin tekelinde olamayacak kadar kutsal değerlerdir. Bu sebepten dolayı Mersin huzur ve güvenin egemen olduğu bir kent olmanın yanı sıra; çağdaş, aydın ve çağın gerektirdiği koşullara göre davranmasını bilen, ancak geçmişini de asla unutmayan ve geleneklerine önem veren insanların oluşturduğu bir şehirdir. 15 yıl boyunca bu temel yapının oluşmasına katkıda bulunduk, inşallah bundan sonra da bu yapının bozulmasına izin vermeyeceğiz.” dedi.